17 Ocak 2013 Perşembe

OLMASI GEREKEN BİRAZ GEÇ OLUYOR AMA .........


16 Haziran 1961 günü Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20 kadarı Ankara’ da bir toplantıya çağrıldılar. 

Toplantıya başkanlık eden Genel Müdür Yardımcısı Emin BOZOĞLU, Ulaştırma Bakanlığından alınan bir yazıyı okudu. Yazıda “ Ordunun cadde binek ihtiyacını karşılayacak bir otomobil tipinin geliştirilmesi “ görevinin TCDD İşletmesine verildiği ve bu amaçla 1.400.000.-TL ödenek ayrıldığı belirtiliyordu. 

Verilen termin 29 Ekim 1961, yani tanınan süre 4.5 aydı. Bu süre içinde bu çapta bir geliştirme çalışması yapılabilir miydi ? Bırakınız geliştirmeyi, hiçten yola çıkarak, çalışabilecek bir otomobil yapılabilir, böyle bir mucize gerçekleştirilebilir miydi? Toplantıda söz alanların çoğu böyle bir projede seve seve çalışmaya hazır olduklarını, fakat böylesine kısa bir sürede sonuç alınabileceğini sanmadıklarını dile getirmeye çalışmış, bir kısmı da “ hayır “ demişlerdi. Tüm ülkede ise üniversitesinden, basınına, bir avuç sanayicisinden, politikacısına, sesini duyurabilen herkes Türkiye’de ne otomobil, ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, hatta film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyordu. 

Aradan geçen 4.5 ayın ardından, azimli bir ekibin canla başla çalışması meyvelerini veriyor ve bir devrimi açacak DEVRİM ortaya çıkıyordu… Hatta 29 Ekim 1961 sabahı Türkiye’ de yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiye’ de yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi binasının önüne götürülerek Cumhurbaşkanı Cemal GÜRSEL Paşa’ ya sunulabiliyor, bir ikincisi Paşa’ yı Anıtkabir’ e götürüyor, sonra da Hipodrom’ daki geçit resmine katılıyordu. 

DEVRİM’i taşıyan tren sabaha karşı Ankara’ ya ulaştı. İki Devrim Otomobili o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryolu Fabrikası’ na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye’ deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’ e gidilecekti. 

29 Ekim sabahı, Devrimler motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için, Mobil’ e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’ in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. Arabaya kondu. 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’ in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı Devrim Otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. Kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’ nın “ Ne oluyor ? “ sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU “ Paşam, benzin bitti. “ cevabını verdi. Paşa’ dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim’ e geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’ e bu otomobil ile gitti. İnerken ünlü “ Batı kafasıyla otomobil yaptınız ama, doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz ” sözlerini söyledi. 

Ertesi gün bütün gazetelerin söz birliği etmişçesine “ 100 metre gidip bozuldu “ başlığını attıkları 2 numaralı Devrim, aynı gün Hipodrom’ daki geçit törenine katılıyor, ne bundan, ne de Cemal Paşa’ nın Anıtkabir’ e bir başka Devrim otomobili ile gittiğinden söz ediliyor; yalnızca haber, yorum ve fıkralarda harcanan bunca paranın boşa gittiğinden dem vuruluyordu. Oysa aynı yıl Tarım Bakanlığı bütçesine konmuş bulunan “ At neslinin ıslahı “ için 25 Milyon TL. ödenek ve sonucundan kimse söz etmiyordu. 

Bir ülkenin yerli otomobil hevesi böyle kursağında kal(dırıl)dı.. Bu ülkede yaşayan her insanın, yerli araba üretiminin hayallerinin kurulduğu bir sohbet ortamında bulunmuşluğu vardır ve genelde muhabbetler “Bu Amerikanın Oyunu” noktalama işareti ile sonlandırılmıştır…

Türkiye’nin millileştirme projelerinin özellikle son yıllarda ivme kazandığı aşikar… Özellikle savunma sanayiinde başlayan millileştirme atağı, birçok endüstri de kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı… Bu gelişmeler ülkemizin dünyadaki çıtasını kat kat yükseltse de Anadolu insanının 1960’larda sönen umut ışığını tamamen parlatmaya yetmedi.. Bu ışığı tekrar güçlendirecek atılım, 2010 yılının başlarında Gazi Üniversitesi Otomotiv Bölümü mezunu Serdar Sapmaz’ın hayallerinde geometrisini buldu… 3GEN ….

3GEN’in macerası; Serdar Sapmaz’ın baş tasarımcısı olduğu, adını tasarımından alan süper spor bir araç modeliyle 2010 yıllarında başladı. Tüm Türkiye bu ilk yerli otomobil atılımını Türkiye’nin ekonomisine yön veren dev firmalardan beklerken, serüven 2 kişi ile Kızılay’da bir bekar evinde başladı. 3Gen’in mimarı Serdar Sapmaz, o dönemde ders verdiği Gazi Üniversitesi’nden keşfedip yetiştirdiği, genç dinamik, yetenekli ve çalışkan gençlerle ekibini genişletti. Serdar, ülkeye ilk yerli otomobili kazandırma yolunda basamakları aşarken, bir yandan da ülkeye genç yetenekler kazandırmanın çabası içerisindeydi..

2010 yılında ilk tohumu atılan 3Gen, 2013 yılının başlarında meyvesini vermeye başladı.. Yoğun çalışma sürecinin ardından aracın 1/1 ölçekli prototipi tamamlanma noktasına geldi. Gazi Üniversitesinin de destekleri ile üretilen prototip modelin, yakın bir zaman içinde tanıtımının yapılması planlanmaktadır. 

Yüzde yüz elektrikli ve hibrit motor olmak üzere iki farklı şekilde tasarlanan araç Cenevre ve Detroit Auto Show gibi dünyaca ünlü fuarlarda sergilenmesi hedeflenmektedir. 

Fiber ve Karbon fiber gövde ve alüminyum şaseye sahip olması planlanan 3GEN’in, üretilebilir bir gövde yapısına sahip olmasının yanı sıra aerodinamik ve ergonomik etkenlerde göz önünde bulundurulmuştur. Asıl amacı ise spor araç tasarımı yapmak dan ziyade, karakter tasarımı yapmak idi. Önce spor modelde denenen karakter, sırasıyla; 4 kapı sedan, şehir içi mini elektrikli ve crossover sınıfındaki araçlara yansıtarak marka olma yolunda ciddi adımlar atılması planlanmaktadır.

Konfüçyüs’ün "Eğer ağaca çıkmak istiyorsanız yıldızlara çıkmayı hedef alın, başarırsınız." sözünü düstur edinen 3GEN ekibi, elektrikli ve hibrid otomobil alanında Dünya Liderliğini hedeflemektedir. Ancak 3GEN Devrimi’nin karanlığa gömülmemesi Türkiye halkının elindedir… Ekip Türkiye’nin desteğini beklemektedir… 


TEKNİK ÖZELLİKLER



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Pages - Menu